benim güzel dostum, mavi gözlerimi kıskanmış
sırf onun için evimin sıcaklığından denizin soğuğuna kaçtım.
''seni çok özlüyorum, benim için denizi izler misin?''
çay bardağımın avucumu ısıtan yanı
mahcup hissettim kendimi. sadece küçük mavi bir defter alıp yollamıştım ona ve onu anlatan küçük bir dize furuğ'dan. bana o kadar güzel şeyler yazmış ki sayın okur! mektubu çıkarıp tekrar okudum denize karşı dün gece.
biliyorsun şu günler bir hayata dokunamamanın verdiği eksiklik ve ardışık vedalar, kızgınlık ve unutkanlıklarla geçiyor. ve ben sana yazıyorum. hayır, içimi dökmek için konuştuğumu sanma sayın okur, bazı şeyleri düşündükçe rahatım kaçıyor. huzur bulamıyorum.
eski rüyalarımı görmeye başladım. ufak bir gürültüde çığlık atarak uyanıyorum. yaşadığım gerçeği rüyalarda yaşatıyorum; yine patlayan bombalar, yaylım ateşleri ve ölen insanlarım.
işte şu günler sayın okur, bir dostun kollarına sığınıyorum. uzun zamandır ağlamamışken onun yazdıklarıyla yas tutuyorum. kendime karşı utanç duymamı gerektirecek bir durum da yok ama utanıp ağlıyorum, O'na kızıyorum.
evime dönüyorum, mualla teyzeye çiçeklerini veriyorum (evet dün bir ayrılık daha rüzgar gibi geçti önümden)
sonra hepsi geçiyor, rüzgar gibi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder