28 Ekim 2016 Cuma



ismin bitişik eğik ve italik yazılmalı.

önce şükür. bugünlerde piyanosuyla fazla haşır neşir bir komşum var, bir de kahveye davet etmeyi sürekli unuttuğum arkadaşım. okuyamadığım bir romanım var, yürümeye üşendiğim yolum, parçası eksik  yapbozum, tamamlayamadığım kara kalem resimlerim. ha bir de O var ya. allah kahretsin beni ki O'nu  unutuyorum. nasıl oldu ansızın bilmiyorum.

O'nu arayamadım sayın okur!

nedendir niçindir ha gayrettir, sen yaparsındır, falandır derken.. vallahi deniz de çok güzeldi, martıların çığlıklarına kanamadım -hoş onların çok umrundaydım ya simit yemekten gözleri beni mi görüyor- ellerim çok üşüdü. üşümelerimi göze alıp aramalıydım O'nu. yapamadım.

kuru ağaç dalları gibi eğik ve üzgünüm. O'nun olmadığı her gün için üzgün ve biçare.


26 Ekim 2016 Çarşamba

Dünyada çift yaratılmışız. Aynı anda aynı şeyleri yaptığım birileri varmış ve bu yıllardır böyleymiş. Düşünsenize, rakı kadehlerimiz bile aynı anda inmiş masaya, aynı anda havalanmış dudaklara.

Ve o beni buldu. İlkin farkında değildim bu sağanağın, şemsiyemle kaçtım. Şimdiyse pes ettim, aşk istemiyorum, ne çıkarsa karşıma. Birazdan bürodan çıkıp deniz kenarına oturacağım ve onu arayacağım tüm cesaretimi toplayıp. Eğer açmazsa içimde bir eksiklik, yarım kalmışlık; açar da susarsa sesini duyamamanın üzüntüsü. Kendi hükmümü kendim vereceğim, bilmiyorum.

Çay olsa da içsek be.